ANALİZ YAZILARI

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi

Ali Osman Karaoğlu

Yalova Üniversitesi

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) bölgesel insan hakları koruma mekanizmaları içerisinde en etkin ve gelişmiş olanıdır. Bu anlamda Avrupa Konseyi üyesi devletlerin[1] insan hakları ihlallerine karşı başvurulabilecek en önemli uluslararası mahkeme olması AİHM’in iş yükünü her yıl artırmaktadır. İstatistiklere bakıldığında 2020 yılında 41.700 başvuru alan Mahkeme, 2021 yılında 44.250 başvuru almıştır. Bu da bir yılda ortalama %6’lık bir iş yükü artışı ve Mahkeme önünde bekleyen dosya sayısının 70.150’ye yükselmesi anlamına gelmektedir.

Öte yandan 2021 yılında neticelenen (karara bağlanan veya reddedilen) dosya sayısında bir düşüş gözlemlenmektedir. Nitekim 2020 yılında 39.190 dosya neticelendirilmiş iken bu sayı 2021 yılında %8’lik bir oranla 36.092’ye düşmüştür. Ancak toplam sayı içerisinde karara bağlanan dosya sayıları kıyaslandığında %65’lik bir artış görülmektedir. Mahkeme 2020 yılında 1.901 dosyayı karara bağlarken 2021 yılında bu sayı 3.131’e yükselmiştir (ECHR, 2021a).

Bu artışın mahkeme istatistiklerinde göze çarpan bir gerekçesi belirli ülkeler açısından öncelikli konularda inceleme yapılmasıdır. Mahkeme 2009 yılında bir öncelik politikası (priority policy) belirlemiş (ECHR, 2021b) ve devletlerarası başvuruların önemi ya da özgürlüğünden yoksun bırakılmış kişilerin başvurularının aciliyeti veya Sözleşme ile kurulan sistemin etkinliğini doğrudan etkileyecek ihlallerin durumu gibi konulara öncelik tanıyacağını açıklamıştır. Bu anlamda 2021 yılında 4 ülkeye (Rusya, Türkiye, Romanya ve Ukrayna) karşı öncelikli konulardaki bireysel başvurularda bir artış gözlemlenmektedir. Öncelikli konular arasında en çok başvuru ise tutuklamanın şartları ve hukukiliği konusunda olmuştur (ECHR, 2021c).

Türkiye özelinde istatistikler incelendiğinde 2021 yılında Türkiye’ye karşı yapılan başvurular arasında 78 başvurunun karara bağlandığı görülmektedir. Bu açıdan Türkiye; Rusya (232 karar), Ukrayna (197 karar) ve Romanya’yı (95 karar) takip eden dördüncü ülke konumundadır. Gelişmiş olarak tabir edilen Avrupa devletlerine baktığımızda ise karara bağlanan başvuru sayısının daha düşük olduğu görülmektedir. Bu devletlere şu şekilde örnek verilebilir: İsveç (1 karar), Norveç (10 karar), İngiltere (7 karar), İsviçre (7 karar), Hollanda (7 karar), Lüksemburg (5 karar), Avusturya (7 karar), Belçika (16 karar), Danimarka (7 karar) Almanya (3 karar), Fransa (14 karar), Finlandiya (1 karar), İrlanda (1 karar), İzlanda (2 karar) (ECHR, 2021d).

Elbette bu tablonun ortaya çıkmasında nüfusun önemli bir etkisi vardır. Ancak nüfusu düşük ülkeler her zaman düşük karar sayısı anlamına da gelmemektedir. Örneğin nüfusları düşük olmasına rağmen Hırvatistan 37, Macaristan 33 ve Bulgaristan 37 karar ile 2021 yılını kapatmıştır. Bu bağlamda karar sayısı ve nüfus oranlandığında bu ülkelerin Türkiye’den daha olumsuz bir tabloya sahip olduğu söylenebilir. Öte yandan nüfusun yüksekliği de tek başına bir etken değildir. Almanya, Fransa ve İngiltere gibi nüfusu yüksek olan devletler birçok nüfusu az olan devletten daha az karar sayısına sahiptir.

Türkiye hakkındaki kararlardan 76’sı en az bir ihlal tespiti içerirken 2 tanesi ise herhangi bir ihlalin söz konusu olmadığını hüküm altına almaktadır. Kararların Sözleşme maddelerine dağılımında ise en büyük payı ifade özgürlüğü (31 karar), özgürlük ve güvenlik hakkı (29 karar) ve adil yargılanma hakkı (23 karar) almaktadır. Bunları özel hayat ve aile hayatına saygı hakkı (10 karar) ile mülkiyet hakkı (10 karar) takip etmektedir.

Son yıllarda Türk kamuoyunda sıkça tartışma konusu edilen işkence yasağı açısından ise Türkiye insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele açısından 1, etkili soruşturma yükümlülüğünden ise 3 olmak üzere toplamda 4 karara sahiptir. Bu hak kapsamında Türkiye’nin verileri yukarıda bahsedilen gelişmiş devletler düzeyindedir. Buna karşın işkence yasağı kapsamında Rusya 115, Ukrayna 95 ve Romanya ise 46 karara sahiptir.

Türkiye genel olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) uyum bakımından Avrupa Konseyi üyeleri arasında ortada durmaktadır. Bu anlamda Türkiye hem Anayasada sayılan temel hak ve özgürlükler bakımından hem de Anayasa Mahkemesi (AYM) gibi iç hukuk mekanizmaları bakımından gelişmiş bir sisteme sahiptir. Ancak uygulamada ortaya çıkan eksiklikler hem AYM’nin iş yükünü artırmakta hem de AİHM’ye hala çok yüksek dosya sayısının gitmesine neden olmaktadır.


AİHM Önünde Bekleyen Derdest Başvuru Sayısı (2012-2021)

Kaynak: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İstatistikleri, 2021


AİHM'e Yapılan Bireysel Başvuru Sayısı (2012-2021)

Kaynak: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İstatistikleri, 2021


AİHM’nin Türkiye Hakkında Verdiği İhlal Kararlarının Dağılımı (2014-2021)

Kaynak: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İstatistikleri, 2021.


[1] Rusya Federasyonu 2022 yılı itibariyle Avrupa Konseyi üyeliğinden çıkmıştır.