Uzman Görüşleri

2021 Yılında Türkiye’de Gelir Dağılımı

Betül Mutlugün

Dr. İstanbul Üniversitesi

Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması (GYKA) 2020 sonuçlarına göre, bir önceki takvim yılı olan 2019 yılında Türkiye’de yıllık ortalama hanehalkı kullanılabilir geliri bir önceki yıla göre %15,8 artarak 69.349 TL olmuş, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri ise %17,2 artarak 33.428 TL’ye yükselmiştir. Şekil 55, TÜİK tarafından gerçekleştirilen GYKA verileri yardımıyla oluşturulan eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine göre sıralı yüzde 20’lik gruplar itibarıyla hanehalkı kullanılabilir gelir dağılımının 2006-2020 yılları arasında gelişimini göstermektedir (2006 yılı verileri bir önceki takvim yılı olan 2005 yılını referans alırken, 2020 yılı verileri 2019 yılı verilerini referans almaktadır). Buna göre, 2006 yılında toplam kullanılabilir gelirin sırasıyla %5,1’lik ve %48,4’lük kısmını alan ilk %20’lik grup ile en zengin %20’lik grubun gelirden aldığı pay arasında yaklaşık 10 kat fark bu- lunmaktadır. 2020 yılına gelindiğinde bu fark 8 katına inmiş, ilk %20’lik grup ile en zengin %20’lik grup toplam kullanılabilir gelirin sırasıyla 5,9 ve 47,5’lük kısmını almış, ancak bir önceki yıla göre artış göstermiştir. Orta gelir gruplarını temsil eden ikinci, üçüncü ve dördüncü %20’lik grupların gelirden aldığı payın ise son 15 yıldır görece sabit kaldığı gözlemlenmektedir.


Benzer şekilde, %10’luk gruplara göre sıralanmış eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelirin değişimini gösteren Şekil 56’ya göre, 2006-2020 yılları arasında en düşük %10’luk kesimin geliri en üst gelir grupları ile medyan gelirden daha hızlı iyileşme gösterirken, orta gelirli kesimi kapsayan %40, 50, 60, ve 70’lik gelir gruplarının gelirlerinin en düşük ve en yüksek gelir gruplarına göre fazla değişmediği görülmektedir. 2020 yılında en yüksek gelirli %10’luk grubun payının ise bir önceki yıla göre %4,5 artış göstermiştir. İBBS 1. Düzey sınıflandırmasına göre bölgesel düzeyde hesaplanan verilere göre en düşük medyan gelire sahip bölge 14.000 TL ile Güneydoğu Anadolu iken, İstanbul 32.539 TL ile ilk sıradadır. Toplumun gelirden en fazla pay alan %10’unun elde ettiği gelirin en az pay alan %10’unun elde ettiği gelire oranı şeklinde hesaplanan P90/P10 oranına göre, 6,32 kat farkla 12 bölge arasında en adaletli gelir dağılımına sahip bölge olan Doğu Karadeniz Bölgesini 7,26 kat farkla Doğu Marmara Bölgesi takip etmektedir. En eşitsiz görünüme sahip bölge ise 15,68 kat farkla İstanbul’dur.

Türkiye 2019 yılı OECD raporuna göre OECD ülkeleri arasında 13 değeri ile en yüksek P90/P10 oranına sahip ülkeler arasında yer alırken, 2020 yılında bu oran daha da artarak 14,6’ya yükselmiştir (OECD, 2019). Benzer şekilde P80/P20 oranı ise aynı dönemde 7,4’ten 8,0 düzeyine çıkmıştır. Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine göre sıralı %5’lik grupların toplam gelirden aldığı payın bir önceki yıla göre değişimi incelendiğinde, ilk %5’lik gelir grubundan 18. %5’lik gelir grubuna kadar oldukça sınırlı bir iyileşme gözlemlenmesine rağmen en zengin %5’lik gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay 2020 yılında %5,7 artış göstererek %22,3’e ulaşmıştır. 2006 yılından bu yana incelendiğinde, en düşük 11. %5’lik gelir grubuna kadar olan tüm %5’lik gelir gruplarında artış, orta gelirli kesim ile yüksek gelirli kesimi temsil eden 12. %5’lik gelir grubundan son %5’lik gelir grubuna kadar olan tüm %5’lik gelir gruplarında ise düşüş gerçekleşmiştir. Bu durum, yüksek gelir gruplarının kendi içerisin- 



deki eşitsizliklerin arttığını, orta gelirli kesimin gelir kaybının yıllar boyunca devam ettiği, en alt gelir gruplarının durumunda ise iyileşme olduğunu ifade etmektedir. 2018 yılında 0,395 olarak ölçülen Gini katsayısının değeri ise 2019 yılında 0,015 puan artış göstererek 0,41 olarak ölçülmüştür.

Ücret Payının Seyri

Tablo 13’e göre, en yüksek yıllık ortalama iş geliri bir önceki yıla göre %31,6 artarak işveren kesimi için 125.698 TL olarak gerçekleşirken, ücretli veya maaşlılarda %22,5 artışla 42 bin TL, kendi hesabına çalışanlarda %22,4 artışla 33.207 TL ve yevmi- yelilerde %19 artışla 17.577 TL olarak hesaplanmıştır. Yıllık ortalama esas iş gelirlerinin cinsiyete göre dağılımı incelendiğinde, 2006 yılında kadınların toplamda erkeklerden ortalama olarak yaklaşık %30 daha az gelir elde ettikleri, 2020 yılında bu farkın %21,5’e düştüğü gözlemlenmektedir. Ancak bu düşüş trendine rağmen Türkiye kendi gelir grubundaki diğer ülkeler ve OECD ülkeleriyle karşılaştırıldığında hala cinsiyete göre gelir farklarının en yüksek olduğu ülkeler konumundadır.

İşverenlerin yıllık ortalama esas iş gelirleri ücretli ve maaşlıların ortalama gelirinden bir önceki yıla göre 9% oranında daha fazla artış göstererek 125.698 TL olarak gerçekleşmiştir. 2020-2006 yılları arasında ücretli veya maaşlı kesimin ortalama geliri diğer tüm esas iş gelir grupları arasında en az artış gösteren grup olurken son 15 yılda en fazla artış işveren grubunda gerçekleşmiştir. Kendi hesabına çalışanlar ve ücretli veya maaşlı kesimin yüzdelik gelir artışları ele alınan dönemde toplam ortalama gelirin oldukça altında kalmaktadır. Bu da gelirin farklı toplumsal sınıflara olan bölüşümünde bir iyileşme olmadığına, düşük ücret payının eşitsiz bireysel gelir dağılımına eşlik ettiğine işaret etmektedir.

 

Artan Gelir Yoksulluğu

Türkiye Ïşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) tarafından gerçekleştirilen Aralık 2021 araştırma raporuna göre, dört ki- şilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 4.013,26 TL, bekâr bir çalışanın “yaşama maliyeti” ise aylık 4.927 TL olarak hesaplanmıştır. Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı (yoksulluk sınırı) 13.073 TL olarak hesaplanmıştır. 2022 yılı için belirlenen net asgari ücret olan 4.253 TL ise dört kişilik bir ailenin yapması gereken aylık gıda harcaması tutarını ancak karşılamaktadır.

Ülke geneli yıllık eşdeğer hanehalkı kişi başı kullanılabilir gelirin medyan değerinin %50’sine göre hesaplanan yoksulluk oranı 2020 yılında 2002 yılı değerinin üçte biri oranında azalarak %15 düzeyine inmiştir. Ancak 2020 yılında yoksulluk oranı 2015 yılından bu yana en yüksek düzeyinde seyretmektedir. Medyan gelirin %60’ına göre hesaplanan yoksulluk oranı ise bir önceki yıla göre %2,82 artarak %21,9 civarlarında gerçekleşmiştir. Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin %60’ına göre önceki üç yıldan en az ikisinde yoksul olan fertleri izleyerek oluşturulan dört yıllık panel veri kullanılarak hesaplanan sürekli yoksulluk oranı bir önceki yıla göre %7,9 artarak %12,7 olmuştur. Yoksulluğun derecesi hakkında bilgi veren ve değeri 100’e yaklaştıkça yoksulluğun derecesinin arttığını gösteren yoksulluk açığı değeri ise 2006 yılında 33,6 iken 2019 yılında 26,3’e düşmüş, 2020 yılında ise 26,9’a yükselmiştir.

Yoksulluk oranındaki düşüş trendinin 2014 yılından bu yana sürdürülemediği dikkat çekmektedir. 2020 yılı itibariyle medyan gelirin 50%’sine göre hesaplanan yoksulluk sınırı olan 12.394TL’nin altında gelir elde eden kişi sayısı hala 12 milyon 267 bini bulmaktadır. Bu da bir önceki yıla göre yoksul sayısında %5,37’lik bir artışa denk gelmektedir. Türkiye’nin göreli yoksulluk oranı 2020 yılında %15 değeri ile tüm AB ülkelerinden daha yüksektir. 


Genel Değerlendirme

Bu bölümde Türkiye’de 2020 yılında bireysel ve fonksiyonel gelir dağılımı, servet bölüşümü ve yoksulluk alanlarında parasal eşitsizliklerin boyutu ve gelişimi incelenmiştir. Gelirin yüzde 5’lik, 10’luk ve 20’lik gelir gruplarına göre dağılımı incelendiğinde, yüksek gelir gruplarının kendi içerisindeki eşitsizliklerin bir önceki yıla göre artış gösterdiği, orta gelirli kesimin gelir kaybının devam ettiği, en alt gelir gruplarının durumunda ise iyileşme olduğu görülmektedir.

Reel ücretlerdeki düşüşle birlikte gerçekleşen ücret payındaki azalış ve kâr payındaki artış trendi 1990’lı yıllardan bu yana devam ettiği, gelirin farklı toplumsal sınıflara olan bölüşümünde bir iyileşme olmadığı ve düşük ücret payının eşitsiz bireysel gelir dağılımına eşlik ettiğine işaret ettiği temel bulgular arasındadır. Gıda yoksulluğu sınırı ve göreli yoksulluk sınırı kullanılarak yapılan hesaplamalara göre yoksulluk oranı 2018 yılına kadar (bir önceki takvim yılı olan 2017 yılı verilerine göre hesaplanmaktadır) düzenli olarak düşüs̈ eğilimi gösterirken son üç yılda artış görülmektedir.

Bu tablo dikkate alındığında, bir önceki alan izleme raporunda ifade edilen “iktisadi eşitsizliklerin yakın gelecekte devam edeceği, gelir dağılımı eşitsizliğinin ve yoksulluğun 2020 yılında artacağı” tahmininin gerçekleştiği görülmektedir. COVID-19 salgınının gelir dağılımı üzerinde yol açtığı etki, gelir ve yaşam koşulları araştırması sonuçlarının açıklama tarihinden itibaren yaklaşık iki takvim yılı öncesini yansıtması nedeniyle 2022 ve 2023 yılında açıklanacak gelir dağılımı anketi sonuçları yardımıyla izlenebilecektir.