UZMAN VE PAYDAŞ GÖRÜŞLERİ
Murat Bülbül
Dr., İstanbul Medeniyet Üniversitesi
Türkiye’de Eğitim Denetimi Sistemi’nde yapılan değişikliklerin sistemi tam bir yap-boz tahtasına dönüştürdüğü ve teftiş hizmetlerinin niteliğini ve verimini oldukça azalttığını söylemek yanlış olmaz. MEB de bu durumu doğrulamaktadır: 1-3 Aralık 2021 tarihinde düzenlenen 20. Millî Eğitim Şûrası’nda alınan 111 sayılı Kararda, “Etkili ve verimli eğitim denetiminin yapılabilmesi için teftiş sistemi yeniden yapılandırılarak müfettişlerin öğretmenlerin meslekî gelişimlerine katkı yapmaları amacıyla denetim ve rehberlik hizmetleri sunmaları sağlanmalıdır.” ifadesine yer verilmiştir. Buna ilişkin olarak basında yer alan Sn. Bakan Mahmut Özer’in ifadeleri de oldukça tartışmaya açıktır; Bakan Özer, bu maddenin Genel Kurulda oy çokluğuyla kabul edilmesinin ardından, “Yıllardan beri bu konuyla ilgili şikâyet vardı. Yaklaşık 3 aydır bu konuyu paydaşlarımızla görüşerek bir yol haritası çıkarmak için çalışmalar yapmıştık. Bu geceki Resmî Gazete’de bu düzenleme yayımlandı. Artık şahsa bağlı taşradaki müfettiş arkadaşlarımıza teftiş yetkisi verildi ve teftiş müfettişi olarak kadrolara aktarımıyla ilgili süreç başlatılmış oldu. Dolayısıyla bu madde de yüzde 100 gerçekleşmiş oldu bugün itibarıyla.” değerlendirmesini yapmıştır. Sayın Bakan’ın Resmî Gazete’de yayımlandığını söylediği düzenleme aşağıda daha detaylı olarak ele alınacaktır. Bununla birlikte unvanı zaten müfettiş olan ve taşrada görevli bu kamu görevlilerine “teftiş” yetkisinin verildiğini söylemek oldukça düşündürücüdür. Bu ifadede örneğin, okul müdürlerine okulu yönetme yetkisi verildiğinin söylenmesi kadar ilginçtir. Ayrıca 111 sayılı Şûra Kararı, teftiş sisteminin kapsamlı bir şekilde yeniden yapılandırılmasından bahsederken konuyu zaten olması gereken bir yetkinin taşradaki müfettişlere iadesine indirgeyip “… bu madde de yüzde 100 gerçekleşmiş oldu…” şeklinde ifade edilmesi, konunun bizzat Bakanlık düzeyinde oldukça yüzeysel ve aceleci olarak değerlendirildiğini düşündürtmektedir. Aşağıda 2021 yılında teftiş sistemiyle ilgili yapılan mevzuat düzenlemelerinin ele alındığı bölümde bu konudaki sıkıntılar daha detaylı olarak açıklanacaktır.
Burada önemle not etmek gerekir ki bir önceki Bakan Sn. Ziya Selçuk döneminde yayımlanan 2023 Eğitim Vizyonu’nda teftiş sistemiyle ilişkin yukarıda bahsedilenden daha kapsamlı bir düzenleme ve planlama mevcuttur. Bununla birlikte kendisinin görevden ayrıldığı 6 Ağustos 2021 tarihine kadar Vizyon Belgesi’nde teftişle ilgili hedeflenen düzenlemelerin hiçbirisinin yapılmadığını da not etmek gerekir. Ayrıca 2023 Eğitim Vizyonu, bizzat hükümet tarafından açıklanan üst politika belgesi niteliğinde kapsamlı bir belgedir. Şûra kararlarının ise daha bağlayıcı olarak kabul edilmesi gereken 2023 Eğitim Vizyona nazaran tavsiye niteliğinde olduğunu unutmamak gerekir. Bu açıdan asıl yapılması gerekenin Vizyon Belgesi’ndeki hedefleri gerçekleştirebilmektir.
2021 Yılında 1 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nde Eğitim Teftiş Sistemiyle İlgili Yapılan Mevzuat Düzenlemeleri
T.C. Anayasası’nın 106. Maddesinin son fıkrası, bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri, teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle (CBK) düzenleneceğine hükmetmiştir. Bu kapsamda 10.7.2018 tarihinde çıkarılan 1 sayılı CBK’nin MEB taşra teşkilatlarını düzenleyen 327. Maddesine 3. Fıkra eklenmiştir; Fıkra içeriği şudur: “İl milli eğitim müdürlüklerinde, her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarının rehberlik, işbaşında yetiştirme, denetim, değerlendirme, inceleme, araştırma ve soruşturma hizmetlerini yürütmek üzere 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 24 üncü maddesi uyarınca eğitim müfettişi ve eğitim müfettiş yardımcısı istihdam edilebilir. Eğitim müfettişi ve eğitim müfettiş yardımcısı, mali ve sosyal hak ve yardımlar ile diğer özlük hakları bakımından 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 30 uncu maddesi uyarınca maarif müfettişi ve maarif müfettiş yardımcısına denktir.” görüldüğü gibi illerde hâlihazırda görev yapan ve şahsa bağlı kadrolara dönüştürülen il maarif müfettişlerinin yanında ayrıca il eğitim müfettişlerinin de kadroya alınması düşünülmektedir. Yeri gelmişken hâlihazırda illerde görev yapan maarif müfettişlerinin teftiş ve soruşturma görevlerinin olmadığı yönünde bir görüş ve genel bir uygulama hâkim olduğunu belirtmek gerekir; aslında bu kamu görevlilerine hukuken valilikler tarafından teftiş ve soruşturma görevlerinin verilmesi mümkündür.
1 sayılı CBK’de yapılan mezkûr düzenleme birçok karışıklığa yol açma potansiyeline sahiptir. Örneğin, mevcut il maarif müfettişleri, il eğitim müfettişi kadrolarına mı geçirilecektir? Eğitim denetiminde ülke genelinde yıllardır devam eden “çift başlılık” tartışmaları, il düzeyinde de mi başlayacaktır? Böyle bir durumda kurum içinde çalışma barışı ve verimliliği olumsuz etkilenmeyecek midir? Bu haklı endişeler içeren sorular daha da çoğaltılabilir. Ayrıca Sn. Bakan Mahmut Özer’in yukarıda bahsedilen sözleri bir kez daha hatırlanırsa, kendisinin de yapılan hukukî değişiklikle örtüşecek nitelikte ifadeler kullandığı söylenemez. Çünkü şahsa bağlı kadroda görev yapan maarif müfettişlerine açıkça teftiş yetkisi verildiğine yönelik bir ibareye mezkûr CBK düzenlemesinde yer verilmemiştir. Bu açıdan yöneticilerin hukuk okuryazarlığı konusunda eğitilmelerinin gerekliliği ve önemi bir kez daha vurgulanmalıdır.
Teftiş sistemiyle ilgili yapılan güncel düzenlemeler bununla sınırlı değildir. Ayrıca MEB Teftiş Kurulu Başkanlığının görevlerinin sayıldığı 1 sayılı CBK’nin 320/1. Maddesi’ne, 6.7.2021 tarihinde “Eğitim müfettişlerinin çalışmalarının koordinasyonu ile rehberlik ve denetim hizmetlerinin yürütülmesinde bütünlüğü sağlamak” ifadesini içeren “E bendi” eklenmiştir. Bu bentte belirtilen “eğitim müfettişleri” İl Millî Eğitim Müdürlükleri bünyesinde görev yapması planlanan, fakat hâlihazırda bu kişilerin kadroya alınmasına ilişkin kamuoyuyla hiçbir bilginin paylaşılmadığı kişilerdir. Bu kişiler henüz görevlendirilmediğinden ve de denetim yetki alanları kurumsal bazda da belli olmadığından bu madde içeriği hakkında çok fazla yorum yapmak mümkün görünmemektedir. Fakat MEB Teftiş Kurulu Başkanlığının illerdeki denetim ve rehberlik çalışmalarında daha etkin rol oynamasının amaçlandığı düşünülmektedir. Bununla birlikte MEB bünyesindeki bir hizmet birimine doğrudan illerdeki çalışmaları koordine etme görevinin verilmesinin, 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun bazı hükümleri açısından doğurabileceği sakıncalarla yerel ihtiyaçların da göz önüne alınmasını gerektiren teftiş hizmetlerinin merkeziyetçiliğin olumsuz yönleriyle malul olmasına yönelik sıkıntılar da göz ardı edilmemelidir.
Eğitim teftiş sistemiyle ilgili 2021 yılında yapılan bir diğer düzenleme, MEB Teftiş Kurulu Başkanlığının görevini düzenleyen 1 sayılı CBK’nin 320. maddesine eklenen, “Başkanlıkta 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 24’üncü maddesi uyarınca müfettiş ve müfettiş yardımcısı istihdam edilebilir.” fıkrasıdır. “Müfettiş, denetmen, denetçi, kontrolör, aktüer istihdamı” başlıklı Ek Madde 24/1 Maddesinde şu biçimde ifade edilmiştir: “Bakanlıklar ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilatlanmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde öngörülmesi kaydıyla bakanlık, kurum ya da birim düzeyinde müfettiş, denetmen, denetçi, kontrolör, aktüer ile müfettiş yardımcısı, denetmen yardımcısı, denetçi yardımcısı, aktüer yardımcısı ve stajyer kontrolör istihdam edilebilir.” Tüm bu mevzuat hükümleri göz önüne alındığında 1 sayılı CBK’ye böyle bir hükmün eklenmesinin isabetli ve bir o kadar da geç kalmış bir düzenleme olduğu söylenebilir. Bu açıdan 2021 yılı içinde MEB’in, Teftiş Kurulu Başkanlığında istihdam etmek üzere eğitim müfettişi ve yardımcısı alımı yapacağı da düşünülmektedir. Önemle belirtmek gerekir ki MEB, mevcut bazı bakanlık müfettişlerinin kadroya alınmalarına ilişkin ilgili yargı mercilerince verilen iptal kararlarını uygulamamaya dönük ısrarı 2018 yılından bugüne halen devam etmektedir. MEB Teftiş Kurulu Başkanlığında yapılacak müfettiş atamalarının bu yargı kararlarını da dikkate alarak gerçekleştirilmesi hukuk devlet ilkeleri açısından önemli görülmektedir.
Bu incelemede son olarak değinilmesi gereken eğitim sisteminde görevlendirilen denetim elemanlarının son 25 yılda unvanlarında sıklıkla yapılan değişikliklerin bir benzerinin 2021 yılında da tekrarlandığı hususudur.3.12.2021 tarihli ve 31.678 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 87 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 1’inci maddesiyle “Bakanlık Maarif Müfettişlerinin ve Bakanlık Maarif Müfettiş Yardımcılarının” ibaresi “başmüfettiş, müfettiş ve müfettiş yardımcılarının” şeklinde değiştirilmiştir.
Son Söz Yerine
Yukarıda yer verilen bilgiler ve tartışmalar değerlendirildiğinde ülkemizdeki eğitim teftiş sistemi için “batı cephesinde değişen bir şey olmadığını” söylemek mümkündür. Yalnızca son iki bakanın değil, farklı bakanların döneminde de konuya ilişkin yapılan planlamalarla fiili durum arasındaki derin çelişkiler mevcuttur. Bakanlık düzeyinde ortaya konan hedefler, maalesef uygulamaya geçirilememektedir. Bir türlü uygulamaya geçirilemeyen planlamalar ve düzenlemeler eğitim sisteminin bir bütün olarak işleyişini ve de başta öğrenci ve öğretmenler olmak üzere tüm paydaşları olumsuz etkileyebilmektedir. 2022 yılı ve sonrasının kronik hale gelen eğitim teftişi sorununun çözümüne yönelik gerçekçi, tutarlı ve bütüncül adımların atıldığı bir dönem olmasını ümit ediyoruz.