Kelam-Ahlâk Teorisi Başlıklı Sunum, İLKE’de Gerçekleştirildi

30 Kasım -1

İslam Ahlâk Düşüncesi Projesi yuvarlak masa toplantılarının yedincisi 5 Şubat Çarşamba 2014’te Osman Demir’in yaptığı “Kelam-Ahlâk Teorisi” başlıklı sunumla İLKE’de gerçekleştirildi.

Kelamî açıdan ahlâkı, ontolojik-epistemolojik ve insânî açıdan olmak üzere iki temel yaklaşım üzerinden ele alacağını söyleyen Demir, kelâmın varlığa dair olan boyutunun Tanrı-insan ilişkisinde ortaya çıkan bir süreçte açıklanması gerektiğini belirtti. Bu bağlamda ahlâkî değerlerin neliği, niteliği, kaynağı, ilâhî ve beşerî fiillerle olan ilişkisi, akıl-vahiy ilişkisi ile bunların şer’î hükümleri bilmede etkisi, insanın tanımı, unsurları, ruh-beden bütünlüğü; davranışın ruhî ve bedenî kaynakları; ruh, nefs ve hayat kelimelerine verilen anlamlar; teklîfîn kaynağı, mahiyeti ve unsurları; kader ve insan özgürlüğü meselesi, fiil tasnifleri, ahlâkî bir model olarak peygamberin örnekliği, ahirete inancının değerlere etkisi; bilgi-iman ile bilgi-eylem ilişkisi vb konuların ele alınması gerektiğinin altını çizdi. Kelamda tartışılan problemlerin hangi sebeple ortaya çıktığının irdelendiği zaman ahlâk ile irtibatının da net bir şekilde çizileceğini söyleyen Demir’e göre bir kelam-ahlâk teorisinden bahsedilebilmesi için öncelikle onun hangi temeller üzerine inşa edileceğine dikkat çekilmesi gerektiğini söyledi.
Kelam-ahlâk teorisi nefsin kuvvelerine bağlı bir ilişkide ortaya çıkmadığını söyleyen Demir’e göre, kelamın ahlâk anlayışının hangi yaklaşım etrafında ele alınacağı bir problem olarak önümüzde durmaktadır. Kelamın kendi içerisinde tutarlı ve sistemli bir disiplin olduğunu söyleyen Demir, kelamın ahlâk görüşünün de nereye referansla kurulacağı üzerine ayrıca düşünülmesi gerektiğini söyledi. Kelamda ahlâk düşüncesi çalışıldığı zaman insan fiilleri, oradan daha aşağı inildiği zaman fiillerin ahlâkî değerlerini ifade eden hüsn-kubuha geçilebilmektedir. Hüsn- kubuh tartışmasının bir problemin neticesini göstermesi anlamında önemli bir faktör olduğunu fakat onu doğru anlamak için arka planına bakmak gerektiğini söyleyen Demir’e göre, bu esasında varlık ve bilgi teorisine bağlı bir değer problemidir.

Kelam-ahlâk teorisinin mahiyetine dair meseleye farklı bir açıdan bakıldığında karşımıza ilahî fiil-beşerî fiil ayrımının çıkacağını söyleyen Demir, bu ilişkinin aynı paralelde ele alınması gerektiğini belirtti. Zira ona göre kelamda ilk dönemden itibaren yapılan insan tanımlarına bakılmaksızın ahlâkî yargıların durduğu yer tespit edilememektedir. Bu bağlamda Kadı Abdülcebbar’ın konu hakkındaki yaklaşımın oldukça önemli olduğunu söyleyen Demir, mezkûr ayrım bağlamında onun “kesb teorisi”ne olan yaklaşımını değerlendirdi. Buna göre, kesb anlayışı kabul edildiğinde faillerin karıştığını düşünen Kadı Abdülcebbar’ın yaklaşımı çerçevesinden Eşarilerin bu görüşüyle Cebriyye arasında netice itibariyle fark bulunmamaktadır. Çünkü kulların “kâsib” olarak kabul edildiği bir durumda dahi özgürlük ve teklif alanı belirsizleşmektedir. Ahlâka dair görüşlerini “devâî” kavramını merkeze alarak ortaya koyan Kadı Abdülcebbar’a göre, kişinin iradeli olarak eyleme yönelmesi “devâî”; eylemden uzaklaşması ise “savârıf” anlamına gelmektedir. Bu kavramlar “teklif”le irtibatlı olup, eylemin ne şekilde gerçekleştiğine dair açıklamalara zemin teşkil etmektedir. Osman Demir sunumunu, Kadı Abdülcebbar’ın insanın irade özgürlüğü ve eylem sorumluluğu bağlamında ortaya koyduğu yaklaşımının, kelamın ahlâka dair görüşlerinin anlaşılması noktasında daha ayrıntılı değerlendirmelere tabi tutulması gerektiğini söyleyerek konuşmasını sonlandırdı.

ÜYE KURULUŞLARIMIZ

ARAŞTIRMA MERKEZLERİMİZ