Logo

Yayınlar

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli İzleme Raporu


Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli (TYMM), eğitim sisteminde kapsamlı bir dönüşüm hedeflerken, bu sürecin sahadaki etkilerinin izlenmesi; uygulamadaki güçlü yönlerin ve gelişime açık alanların belirlenmesi açısından kritik önem taşıyor. İstanbul’un farklı ilçelerindeki ortaokullarda görev yapan Türkçe, Matematik ve Fen Bilimleri öğretmenlerinin görüşlerine dayanan bu çalışma, TYMM'nin uygulama sürecini nitel veriler üzerinden analiz etmekte; programın anlaşılırlığı, uygulanabilirliği, ölçme-değerlendirme boyutları ve disiplinlerarası yaklaşım gibi kritik alanlarda kapsamlı bulgular sunmaktadır. Öğretmenlerin deneyimlerini merkeze alarak TYMM’nin sahadaki işleyişini mercek altına alan rapor, yalnızca mevcut durumu ortaya koymakla kalmamakta; aynı zamanda eğitim politikalarına yön verecek öneriler de geliştirmektedir. Bu yönüyle akademisyenler, politika yapıcılar, öğretmenler ve diğer paydaşlar için bir kaynak niteliği taşıyor. YÖNETİCİ ÖZETİNİ BURADAN OKUYABİLİRSİNİZ YÖNETİCİ ÖZETİNİ BURADAN OKUYABİLİRSİNİZ

"Finansal, Toplumsal ve Fıkhi Boyutlarıyla Boykot" (İngilizce) Raporu


Boycott movements, initially driven by individual consumer choices in response to Israel's ongoing actions in Gaza, have evolved into potent instruments capable of transforming the global economy. The report, “The Financial, Social, and Fiqh Dimensions of Boycotts”, prepared by the Research Center for Islamic Economics (IKAM) under the ILKE Foundation, offers a comprehensive analysis of the financial, social, and jurisprudential aspects of boycotts. The report delves into the consequences of these movements on financial markets, corporate balance sheets, and global trade, while also assessing them within the framework of Islamic law. It provides detailed insights into both the broader impacts on major corporations and sector-specific evaluations. Key Insights from the Report Include: ✔️ The economic implications of global boycott movements ✔️ The historical context of boycotts in Islam and their jurisprudential assessment ✔️ Public perceptions of boycotts in Türkiye and participation dynamics ✔️ The impact of boycotts on corporate sales ✔️ A financial analysis of boycott effectiveness based on stock market performance This in-depth report shows how boycotts can be harnessed as a tool of economic influence and offers practical steps to turn them into sustainable, long-term strategies.

Kamu Maliyesi


Bu rapor, Türkiye’de kamu maliyesine ilişkin güncel sorun alanlarını ve yapısal dinamikleri beş temel başlık çerçevesinde ele alarak politika yapıcılara yönelik bütüncül öneriler sunmaktadır. Özellikle kamu gelirleri, harcama politikaları ve borçlanma stratejileri gibi temel alanlara odaklanan rapor, maliye politikalarının ekonomik sistem içindeki etkilerini görünür kılarken, Türkiye’nin kamu maliyesindeki yapısal dönüşümlerini de analiz etmektedir. Yapılan analizler, maliye politikasının yalnızca gelir ve harcama dengesine indirgenemeyeceği ve daha kompleks bir araç setine sahip olduğunu göstermektedir. Kamuda tasarruf politikalarının, kamuoyunda sürekli gündemde olan bir konu olmasına rağmen yapısal dönüşüm yaratmaktan uzak olması çözümcül ve kapsayıcı politikaları gerektirmektedir. Raporda, tasarruf politikalarının gerçeğe daha yakın ve daha kurumsal hale getirilmesi, tasarruf tedbirlerinde şeffaflığın ve netleştirilmiş bir etki alanının sağlanması, dijitalleşme süreçlerinin hızlandırılması, stratejik planlı kamu destekleri ile bütçe yükünün hafifletilmesi ve kamu kaynaklarının öncelikli alanlara yönlendirilmesi gibi kritik politika önerileri sunulmaktadır. İKAM, bu kapsamlı ve stratejik rapor aracılığıyla, Türkiye’nin kamu maliyesini hem bilimsel hem de toplumsal sonuçları açısından değerlendirerek paydaşların dikkatine sunmaktadır. Bu rapor, Türkiye’de kamu maliyesine ilişkin güncel sorun alanlarını ve yapısal dinamikleri beş temel başlık çerçevesinde ele alarak politika yapıcılara yönelik bütüncül öneriler sunmaktadır. Özellikle kamu gelirleri, harcama politikaları ve borçlanma stratejileri gibi temel alanlara odaklanan rapor, maliye politikalarının ekonomik sistem içindeki etkilerini görünür kılarken, Türkiye’nin kamu maliyesindeki yapısal dönüşümlerini de analiz etmektedir. Yapılan analizler, maliye politikasının yalnızca gelir ve harcama dengesine indirgenemeyeceği ve daha kompleks bir araç setine sahip olduğunu göstermektedir. Kamuda tasarruf politikalarının, kamuoyunda sürekli gündemde olan bir konu olmasına rağmen yapısal dönüşüm yaratmaktan uzak olması çözümcül ve kapsayıcı politikaları gerektirmektedir. Raporda, tasarruf politikalarının gerçeğe daha yakın ve daha kurumsal hale getirilmesi, tasarruf tedbirlerinde şeffaflığın ve netleştirilmiş bir etki alanının sağlanması, dijitalleşme süreçlerinin hızlandırılması, stratejik planlı kamu destekleri ile bütçe yükünün hafifletilmesi ve kamu kaynaklarının öncelikli alanlara yönlendirilmesi gibi kritik politika önerileri sunulmaktadır. İKAM, bu kapsamlı ve stratejik rapor aracılığıyla, Türkiye’nin kamu maliyesini hem bilimsel hem de toplumsal sonuçları açısından değerlendirerek paydaşların dikkatine sunmaktadır.

Dezavantajlı Çalışanlar


Sanayi Devrimi ile birlikte günümüzdeki anlamını kazanmaya başlayan ‘çalışma’ eylemi, herkes için temel haklardan birisi olarak değerlendirilmektedir. Toplumsal adaletin sağlanabilmesi için her bir birey için uygun çalışma koşullarının oluşturulmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kapsamda dezavantajlı gruplar olarak kavramsallaştırılan kişilerin istihdamı ile ilgili gerekli tedbirlerin alınmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Sahip oldukları özellikleri itibariyle diğer bireylerle eşit konumda olmayan dezavantajlı grupların sosyal politika tedbirleri ile korunmaları ve koşullarının iyileştirilmesi gerekmektedir. TODAM tarafından hazırlanan Toplumun Görünümü 2024 Yılı Raporu’nun Araştırma Konusunu ‘Dezavantajlı Çalışanlar’ oluşturmaktadır. Engelliler fiziksel ve zihinsel engeli; kadınlar istihdama dahil olma ve terfi sürecindeki önyargı; gençler tecrübe eksikliği; çocuklar ve yaşlılar korunmasız olmaları; eski hükümlüler daha önce yaptıkları eylemlerinden dolayı ve göçmenler de ayrımcılık vb. davranışlar nedeniyle çalışma hayatına dahil olma ve istihdamlarını sürdürme konusunda problem yaşamaktadırlar. Raporda dezavantajlı grupların istihdama dahil olma ve istihdam sürecinde yaşadıkları problemlerin ortaya çıkarılması ve onları koruyucu düzenlemelerin hayata geçirilmesi önerilerine odaklanılmıştır. Bu kapsamda yapılacak çalışmaların Anayasa’nın 49. maddesinde yer alan ‘Çalışma Hakkı ve Ödevi’ başlığında belirtilen hususlara uygun olması ve toplumda emeğini arz ederek çalışma isteğini gösteren kişilere gerekli koşulların oluşturulması gerekmektedir. Sanayi Devrimi ile birlikte günümüzdeki anlamını kazanmaya başlayan ‘çalışma’ eylemi, herkes için temel haklardan birisi olarak değerlendirilmektedir. Toplumsal adaletin sağlanabilmesi için her bir birey için uygun çalışma koşullarının oluşturulmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kapsamda dezavantajlı gruplar olarak kavramsallaştırılan kişilerin istihdamı ile ilgili gerekli tedbirlerin alınmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Sahip oldukları özellikleri itibariyle diğer bireylerle eşit konumda olmayan dezavantajlı grupların sosyal politika tedbirleri ile korunmaları ve koşullarının iyileştirilmesi gerekmektedir. TODAM tarafından hazırlanan Toplumun Görünümü 2024 Yılı Raporu’nun Araştırma Konusunu ‘Dezavantajlı Çalışanlar’ oluşturmaktadır. Engelliler fiziksel ve zihinsel engeli; kadınlar istihdama dahil olma ve terfi sürecindeki önyargı; gençler tecrübe eksikliği; çocuklar ve yaşlılar korunmasız olmaları; eski hükümlüler daha önce yaptıkları eylemlerinden dolayı ve göçmenler de ayrımcılık vb. davranışlar nedeniyle çalışma hayatına dahil olma ve istihdamlarını sürdürme konusunda problem yaşamaktadırlar. Raporda dezavantajlı grupların istihdama dahil olma ve istihdam sürecinde yaşadıkları problemlerin ortaya çıkarılması ve onları koruyucu düzenlemelerin hayata geçirilmesi önerilerine odaklanılmıştır. Bu kapsamda yapılacak çalışmaların Anayasa’nın 49. maddesinde yer alan ‘Çalışma Hakkı ve Ödevi’ başlığında belirtilen hususlara uygun olması ve toplumda emeğini arz ederek çalışma isteğini gösteren kişilere gerekli koşulların oluşturulması gerekmektedir.

İstanbul 39: İlçelerin Sosyoekonomik Görünümü


İstanbul, 39 ilçesi ve 15 milyonu aşan nüfusuyla Türkiye’nin en dinamik ve karmaşık şehirlerinden biridir. Sosyoekonomik, kültürel ve mekansal açıdan büyük farklılıklar barındıran bu megakent, kentleşme, göç hareketleri ve iktisadi yeniden yapılanma süreçleriyle sürekli dönüşüyor. İlçeler arasındaki demografik yapılar, ekonomik faaliyetler, eğitim seviyeleri, sağlık hizmetlerine erişim ve ulaşım altyapısı gibi pek çok gösterge, İstanbul’un homojen bir bütün olmadığını; aksine, derin bölgesel eşitsizliklerle şekillendiğini ortaya koyuyor. İstanbul 39: İlçelerin Sosyoekonomik Görünümü başlıklı bu rapor, ilçeler arasındaki farklılıkları demografi, ekonomi, sağlık, eğitim, çevre, ulaşım ve sosyal hayat gibi temel göstergeler üzerinden ele alarak, kentin güncel sosyoekonomik yapısını detaylı bir şekilde analiz ediyor. İLKE Araştırmacısı Enes Koru tarafından hazırlanan bu çalışma, İstanbul’un mevcut sosyoekonomik dinamiklerini daha iyi anlamak üzere bütüncül bir perspektif sunarken, yerel yönetimlere ve kent politikalarına yönelik öneriler de içeriyor. Bu yönüyle rapor, yerel yönetimler, politika yapıcılar, akademisyenler ve araştırmacılar için önemli bir başvuru kaynağı niteliğinde. Resmî veriler, istatistiksel analizler ve mekansal karşılaştırmalarla desteklenen İstanbul 39, kentteki eşitsizlikleri görünür kılmayı, sürdürülebilir ve kapsayıcı çözümler üretmeyi, kente dair akademik ve stratejik tartışmalara katkıda bulunmayı hedefliyor. İstanbul, 39 ilçesi ve 15 milyonu aşan nüfusuyla Türkiye’nin en dinamik ve karmaşık şehirlerinden biridir. Sosyoekonomik, kültürel ve mekansal açıdan büyük farklılıklar barındıran bu megakent, kentleşme, göç hareketleri ve iktisadi yeniden yapılanma süreçleriyle sürekli dönüşüyor. İlçeler arasındaki demografik yapılar, ekonomik faaliyetler, eğitim seviyeleri, sağlık hizmetlerine erişim ve ulaşım altyapısı gibi pek çok gösterge, İstanbul’un homojen bir bütün olmadığını; aksine, derin bölgesel eşitsizliklerle şekillendiğini ortaya koyuyor. İstanbul 39: İlçelerin Sosyoekonomik Görünümü başlıklı bu rapor, ilçeler arasındaki farklılıkları demografi, ekonomi, sağlık, eğitim, çevre, ulaşım ve sosyal hayat gibi temel göstergeler üzerinden ele alarak, kentin güncel sosyoekonomik yapısını detaylı bir şekilde analiz ediyor. İstanbul, 39 ilçesi ve 15 milyonu aşan nüfusuyla Türkiye’nin en dinamik ve karmaşık şehirlerinden biridir. Sosyoekonomik, kültürel ve mekansal açıdan büyük farklılıklar barındıran bu megakent, kentleşme, göç hareketleri ve iktisadi yeniden yapılanma süreçleriyle sürekli dönüşüyor. İlçeler arasındaki demografik yapılar, ekonomik faaliyetler, eğitim seviyeleri, sağlık hizmetlerine erişim ve ulaşım altyapısı gibi pek çok gösterge, İstanbul’un homojen bir bütün olmadığını; aksine, derin bölgesel eşitsizliklerle şekillendiğini ortaya koyuyor. İstanbul 39: İlçelerin Sosyoekonomik Görünümü başlıklı bu rapor, ilçeler arasındaki farklılıkları demografi, ekonomi, sağlık, eğitim, çevre, ulaşım ve sosyal hayat gibi temel göstergeler üzerinden ele alarak, kentin güncel sosyoekonomik yapısını detaylı bir şekilde analiz ediyor. İLKE Araştırmacısı Enes Koru tarafından hazırlanan bu çalışma, İstanbul’un mevcut sosyoekonomik dinamiklerini daha iyi anlamak üzere bütüncül bir perspektif sunarken, yerel yönetimlere ve kent politikalarına yönelik öneriler de içeriyor. Bu yönüyle rapor, yerel yönetimler, politika yapıcılar, akademisyenler ve araştırmacılar için önemli bir başvuru kaynağı niteliğinde. Resmî veriler, istatistiksel analizler ve mekansal karşılaştırmalarla desteklenen İstanbul 39, kentteki eşitsizlikleri görünür kılmayı, sürdürülebilir ve kapsayıcı çözümler üretmeyi, kente dair akademik ve stratejik tartışmalara katkıda bulunmayı hedefliyor. İLKE Araştırmacısı Enes Koru tarafından hazırlanan bu çalışma, İstanbul’un mevcut sosyoekonomik dinamiklerini daha iyi anlamak üzere bütüncül bir perspektif sunarken, yerel yönetimlere ve kent politikalarına yönelik öneriler de içeriyor. Bu yönüyle rapor, yerel yönetimler, politika yapıcılar, akademisyenler ve araştırmacılar için önemli bir başvuru kaynağı niteliğinde. Resmî veriler, istatistiksel analizler ve mekansal karşılaştırmalarla desteklenen İstanbul 39, kentteki eşitsizlikleri görünür kılmayı, sürdürülebilir ve kapsayıcı çözümler üretmeyi, kente dair akademik ve stratejik tartışmalara katkıda bulunmayı hedefliyor.